31 Ocak 2014 Cuma

Komagene - Hayırlı Olsun...

 Sevgili Kuzenim,  "Komagene"den bayilik alarak,
Öveçler 4.Cadde'de küçük, sevimli bir mekan açtı.
Hafta sonu açılışı yapıldı ve bizi çok güzel ağırladılar.
Benim sınav görevim olduğu için biraz geç gittim ve
hazırlık aşamalarına katılamadım.
Emeği geçen herkese teşekkürler...
 
Buradan tekrar "hayırlı olsun" demek istiyorum.
 
Eğer yolunuz düşerse;
Ankara - Çankaya
Öveçler 4. Cadde
Komagene
Sevgili Gül Ailesi, hepiniz çok çalıştınız ve çok yoruldunuz.
Ellerinize, yüreğinize sağlık...
İnsan yaptığı işe sevgisini katınca sonuç böyle oluyor demek ki!
 Allah yolunuzu açık etsin...
Bereketini versin.
 
Benim çiğ köfte ile pek aram yoktur ama bunu beğendim.
Marifet Komagene'de mi, yoksa Kuzenim'de mi bilemiyorum ;)
Test ettik onayladık...
Sevgiyle kalın...


27 Ocak 2014 Pazartesi

CHEESECAKE

 Küçük aşçım yine iş başında...
Uyuyan Şef...
 Çocukta fobi oluştu. Ben fotoğraf makinasını alınca "deli" oluyor.
Bu seferde ayakta uyuyarak çekimden kurtulmaya çalıştı ama nafile...
 
Dün akşam eve gittiğimde bir telaş bir heyecan..
"Sütlaç kaçmış", Ananesi zor yakalamış, neredeyse oğluma hiç kalmayacakmış.
Anne, bu sütlaç çok yaramaz, diyor.
 
Olayın Türkçe meali,
Benim oğlum "sütlaç delisi", sabah sütlaç krizi tutmuş yine...
Bir de duygu sömürüsü;
- Anane sen beni seviyor musun?
- Seviyorum oğlum.
-Neden bana sütlaç yapmıyorsun, o zaman? (kurduğu bağlantıya bakar mısınız?)
Ananesi kıyabilir mi, oğluşuna?
Hemen sütlaç yapımı başlıyor. Artık son aşamaya geliniyor.
Annem diyor ki, taşmasın diye tencerenin başında bekliyoruz, ha kaynadı, ha kaynayacak...
 
Kuzey, "ben de bakabilir miyim?" diyor.
Ananemiz kucağına alıyor, tencereye bakıyorlar ve
Kuzey'i masanın yanındaki sandalyeye oturtuyor.  
Ama büyük aşk, rahat duramıyorlar ki...
Canım, aşkım, birtanem diye birbirlerini masa başında severken, bir çığlık...
"Anane, sütlaç kaçıyor."
Yetiş, anane yetiş yoksa hepsi kaçacak.
Ananesi de "vay yazamaz sütlaç" falan derken...
Kısacası tencerenin başında sütlacı taşırmışlar.
 
Bunu bir de Kuzey'den dinleyeceksiniz.
Sütlaç nasıl kaçmış? Ananesi yakalamasaymış hepsi kaçacakmış.
Her şeyi eğlenceli hale getirmeyi nasıl başarıyorlar, işte onu bilemiyorum.
 
Sevgiyle kalın...
 
 Malzemeler
Tabanı için;
2 paket yulaflı bisküvi (Eti Burçak)
2 yemek kaşığı süt
50 gr Tereyağı
Kreması için;
300 gr. labne peyniri (200 gr.'lık küçük paketlerden 1,5 paket kullandım. Keskin peynir tadı sevenler iki paket kullanabilir.)
2 kahve fincanı pudra şekeri
4 yumurta
100 gr krema
Bir tutam tuz
Jöle için;
1,5 su bardağı vişne  suyu
1 su bardağı su

2 kaşık buğday nişastası
1,5 yemek kaşığı şeker
Tabanın Yapılışı;
Bisküvileri robottan geçirilip, un haline getirilir.

Tereyağını tavada eritip, süt ve bisküvilerle karıştırılır.

Hazırlanan harç margarinle yağlanmış kelepçeli kek kalıbına bastırarak yayılır. Düz bir zemin oluşturmasına dikkat edin. (kalıbınız yapışmıyorsa yağlamayabilirsiniz)



Kremanın Yapılışı;
Yumurtaların sarıları ve beyazları ayrılır.



Yumurtanın beyazına bir tutam tuz atarak kar haline gelene kadar çırpılır.



Yumurta sarılarını, pudra şekeri, krema ile birlikte çırpılır. Bu karışıma labne peynirleri de eklenerek iyice çırpılır.
İki karışım birbirine katılır, kaşık ya da tel çırpıcı kullanalım. Mikser kullanılmayacak.

  

Bu karışımı tabanın üzerine koyup, önceden ısıtılmış 160 derece fırında yaklaşık 40-45 dakika pişirilecek.
 

 
Jölenin Yapılışı

Malzemeler karıştırılarak ocakta pişirilir.

Biraz soğuyunca kekin üzerine dökülecek. En az 6 saat buzdolabında bekletilecek.




 Afiyet Olsun...




































22 Ocak 2014 Çarşamba

Bir Annenin Gözünden "Etkileşimli Kitap Okuma"

(Oğlumun yeni kitapları-Babası ile kitapçıları gezmeye bayılıyor. Onları sabah kitapçıya bırak akşam al. Ne sıkılırlar ne de yorulurlar. Bu kitaplarda son kitapçı gezmesinden...)
Okul öncesi dönemdeki çocukların dil gelişimini ve erken okuryazarlık becerilerinin gelişimini desteklemek için yetişkin ve çocuk arasında aktif etkileşime dayalı, birlikte kitap okuma etkinliğine“Etkileşimli Kitap Okuma” adı verilmektedir. Bu kavram, biz anne-babaların çocuğumuza kitap okurken sorular sorarak; sanki o, öyküyü anlatan kişi, bizde dinleyiciymişiz gibi rolleri değişme temeline dayanıyor. Sorular sorarken çocuğumuzun yanıtlarını değerlendirip, bazı yerlerde vurgu ve tekrarlar yapmamız gerekiyor. Ardından sadece kitapta anlatılanlarla değil kitapta anlatılanlar yardımıyla konu, olaylar ya da durum "genişletilerek" etkileşimli kitap okuma süreci yaşanıyor.
Oğlumla birlikte Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi İlköğretim Bölümü Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı’na bağlı Erken Çocukluk Gelişimi ve Eğitimi Birimi’nin “Etkileşimli Kitap Okuma” eğitimine katıldık. Bu eğitim iki hafta üst üste yapılıyor. İlk hafta eğitimde uygulayıcı ve çocuk birlikte kitap okuyorlar ve anne-babalar gözlemci olarak katılıyorlar. Eğitimden sonra anne baba ile bir değerlendirme yapılıyor. İkinci hafta ise anne babalar yine özel olarak seçilmiş bir kitabı birlikte okuyorlar.  Bu sürecin, kitabı olduğu gibi okuma sürecinden çok daha uzun sürdüğünü belirtmek gerekir. Biz 4 yaş için hazırlanmış bir hikâye kitabını yaklaşık 20-25 dakikada okuyabildik. Uygulayıcı kitap okurken nelere dikkat etmeniz gerektiği, kitap seçiminin nasıl yapılması gerektiği ile ilgili bilgiler veriyor.
Bu eğitim sonrasında etkileşimli kitap okurken bir anne olarak nelere dikkat etmem gerektiğini öğrendim. İlk önce 36-72 ay çocuklar için ayına uygun bir kitap seçmek ve kitabı önceden okuyarak, çocukla okumadan önce hazırlanmak gerekiyor. Hazırlık sürecinde öyküde geçen ve çocuğunuzun bilmediğini düşündüğünüz kelime ve kavramlar belirlenmeli, örneğin farklı sayfalarda geçen 5 kelime belirlendi, bunların anlamını çocuk dostu kelimelerle (onların anlayabileceği kelimelerle anlatmak) yazılarak hazırlanabilir.
Öyküyü okumaya başlamadan önce kapak sayfası hakkında konuşun. Bu resimde neler var, bu kitap neyi anlatıyor olabilir, gibi. Daha sonra kitabın adını parmağınızla göstererek okuyun. Bu şekilde okuduğumuzda çocuk yazının bir anlam ifade ettiğini ve bir yönü olduğunu fark ediyormuş.
Hikâyeyi okurken de konuşmayı başlatmak için “Evet” ya da “Hayır” ile cevap verilmeyecek açık uçlu sorular (daha uzun cümleler kurmasını sağlayacak), 5N-1K soruları (ne, nerede, neden, nasıl, ne zaman ve kim), tamamlama soruları (cümleyi yarım bırakarak onun tamamlamasına izin veren), hatırlamayı sağlayan sorular (öyküdeki karakterler ve olaylar hakkında önceki sayfalarda neler olduğuna ilişkin) gibi sorular sorularak sürece çocuğu da dâhil etmek gerekiyor.
Biz bu yöntemle kitap okuyarak çok eğleniyoruz.
Keyifli okumalar dilerim.
 

20 Ocak 2014 Pazartesi

Minik Köstebek Pasta (Porsiyonluk) ve Sinema Keyfi -Karlar Ülkesi (Frozen)

 
Bu hafta sonu çocukları sinemaya götürdük. Cinemaximum Antares'te "Karlar Ülkesi" adlı sinema filmini izledik. Ada ve Eylül ile birlikte, Mehtap Teyzemizi de unutmayalım...
İlk defa 3 boyutlu film izlediler.
(Gözlükle 3D film izlemek gözlerini yorar mı, endişesi ile 3D filmlere götürmüyorduk.)
Gözlükleri ilk taktıklarında yaşadıkları panik ve heyecanı anlatamam.
Gözlükleri hemen çıkarttılar.
Sonra geri taktılar.
Onlar için farklı bir tecrübe oldu ve çok hoşlarına gitti.
Bir ara havada kar tanesi yakalamaya çalışıyorlardı.
Çok komiklerdi.
Filmi de çok beğendik...
İzlememiş olanlar için bunu da anlatmıyorum...
 
Biz çok eğlendik size de tavsiye ederim.
 
 Bizimkilerin tipik halleri...
 Bizim ekip; Eylül, Ada, Kuzey ve Furkan...
Yerim ben sizi...
Film sonrası yaptıkları eleştiriler ve sordukları sorulardan bahsetmeyeceğim.
Hele yaptığımız "dondurma kaçamağını" kimse duymasın...
 
Ben en iyisi tarife geçeyim.
Sevgiyle kalın...
 
Malzemeler
Kek için;
4 yumurta
3 kahve fincanı şeker
3-4 kahve fincanı un (yavaş yavaş ekleyeceğiz)
1 kahve fincanı su
1 kahve fincanı sıvıyağ
4 yemek kaşığı kakao
1 Paket kabartma tozu
 
Kreması
2 paket kremşanti
1,5 su bardağı süt
içine muz, kivi, damla çikolata, hindistancevizi
 
Hazırlanışı
Kek için yumurta ve şekerden başlanarak bütün malzemeler karıştırılarak çok koyu olmayan bir kek hamuru hazırlanır. Geniş bir tepsiyi (Benim kullandığım tepsi 40x27 cm ebadındaydı. Bir daha ki sefere azıcık daha büyük olan fırın tepsisinde denemeyi planlıyorum-ama bu ölçü de iyi...)  margarinle yağlayalım ve kek hamurunu tepsiye dökelim.
Önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında pişirelim.
Bu arada iç malzemesini hazırlayalım. 2 paket sade kremşantiyi 1,5 su bardağı soğuk süt ile çırparak kremşantimizi hazırlayalım. İçerisine evde ne varsa muz, kivi, damla çikolata, hindistancevizi konulabilir. Kullanıncaya kadar buzdolabında muhafaza edelim ki iyice katılaşsın.
 
Pişen kekimiz soğuyunca istediğiniz boyutta bir bardakla ile yuvarlaklar kesiyoruz. Ben özellikle biraz büyük yaptım. Daha küçük bir bardak kullanabilirsiniz. Daha küçük ve sayı olarak daha çok köstebek pastanız olur.

Yuvarlak parçalar çıkartıldıktan sonra tepside kalan kenar parçalar rondodan geçirilerek inceltilir.
Fotoğraftaki bibi yuvarlak kek parçalarının üzerine 1 yemek kaşığı kremadan konulur ve rondadan geçirilen kek parçaları ile üstü kaplanarak şekli düzeltilir.


İşte muhteşem köstebek pastalarımız...
 
Afiyet olsun...
 
İnanmayacaksınız ama ben bu pastaları yılbaşı için yapmıştım.
Ancak fırsat oldu...
Beklemede olan diğer tariflerimizi de en yakın zamanda paylaşmaya çalışacağım.

15 Ocak 2014 Çarşamba

Çiçek Oğlum

 
En son ne zaman çiçek diktiniz?
Belki bunu hatırlamıyorsunuz...
Soruyu şöyle sorsam "ilk ne zaman çiçek diktiniz, cansuyu verdiniz? desem,
bir çoğumuzda hemen anılar canlanır.
Benim oğlumda "milli" oldu.
Geçen hafta "tohum almamız gerekiyor" diye başlayan sohbetlerimiz vardı.
Çiçeğine nasıl bakacak, ne kadar su verecek, çok su verirsek bozulurmuş, az su verirsek kururmuş, güneşe koymamız gerekiyormuş. Ama yattığı odada olmazmış...
Bütün hafta bize bunları anlattı. Nihayet hafta sonu oğluma "tohum" almaya gittik.
Çiçeklerin fotoğrafları bulunan bölümde çiçek soğanlarını uzun süre inceledi.
En sonunda "Nergis" almaya kara verdi.
Eve geldi nasıl bir heyecan anlatamam. Babası ile çiçek dikme işine giriştiler.
 
Baba-oğul'un mutfakta çiçek dikme etkinliğinin bilançosu;
1. Mutfak halısı yıkandı.
2. İki adet mutfak sandalyesi silindi.
3. Oğlum dirseklerine kadar toprak içindeydi, yıkandı.
4. Mutfak süpürüldü, silindi.
5. Cansuyu verirken kırılan bir sürahi (bunda benim de payım var)
 
Oğlumun mutluluğuna ve heyecanına ise paha biçilemez.
 
Bunlar inceleme aşamasının fotoğrafları...
Çok ciddi bir iş olduğu için özenle incelenir.

 
İşte hareket başlıyor...


 

Benim oğlum çok ince ruhlu...
Yukarıda ki saksılardan biri Ada'ya, diğeri Eylül arkadaşımaymış.
Ada hasta olduğu için yanımızda değildi.
Çiçeğini görünce mutlu olur, iyileşirmiş.
Ada ve Eylül'e de hediyelerini verdik.
 
Mutluluğunu ve emeğini paylaşması bizi de gururlandırdı.

 
Bu fotoğraf ise çok kıymetli...
Herkese gösteriyoruz, çiçeğimiz büyüyünce böyle çiçek açacak, diye...
 

13 Ocak 2014 Pazartesi

Çarşaf Böreği

 
Bu böreği iki hafta önce hazırlamıştık, ancak geçen hafta grip olup yataklara düştüğüm için ancak şimdi yayınlayabiliyorum. Eskiden de grip olurduk ama böyle yataklara düşmezdik.
Biz mi yaşlandık, yoksa bu gripler mi değişti bilemiyorum.
 
Annem ile birlikte hazırladığımız böreklerin pişmiş halinin,
hatta şöyle tabağa konulmuş ve yemeye hazır halinin de fotoğrafı yok tabii ki...
Fotoğrafını çekmeme bile fırsat vermeden yediler ;)
Nasıl bir lezzetten bahsettiğimi siz düşünün...
 

Malzemesi

Hamuru için
2,5-3 su bardağı su (yarım litre)
Tuz
Alabildiği kadar un

İçi için
Peynir
4 yemek kaşığı Yoğurt
Maydanoz (isteğe bağlı)

Yufkaların arasına
Yarım paket margarin (eritilecek)
yarım çay bardağı sıvıyağ

Üzeri için
Sıvıyağ

Hazırlanışı

 Çok sert olmayan, kulak memesi kıvamında bir hamur yoğrulur ve 15-20 dakika üzeri örtülerek dinlendirilir.

Fotoğraftaki gibi pazılanır. (Ben 3 tepsi yaptığım için pazılar fazla siz hamuru 4'e bölün)

Önce bir parçasını servis tabağından azıcık daha büyük şekilde (biraz un ile) açılır ve üzeri yağlanır. İkinci pazı da aynı şekilde açılır ve ilk yufkanın üzerine konulur, onunda üzeri yağlanır. Bu işlem 3. ve 4. pazılar içinde uygulanır.
Sonuç olarak bir tepsi için 4 pazı açılarak ikişerli olarak yağlanır. Fotoğraftaki gibi iki yufka elde etmiş olacağız ve bu şekilde 5 dakika kadar dinlendirilir. 
Önce ilk yufka temiz bir örtünün üzerine alınır ve kenarlarından çekerek fotoğraftaki gibi açılır.

Açıldıktan sonra tekrar yağlayacağız.
İç malzememiz için peynir, yoğurt ve maydanoz karıştırılır ve bu karışımın yarısı yufkanın üzerine yayılır. Örtünün bir kenarından kaldırarak yufka rulo halinde sarılır.
 
Rulo halindeki hamur kendi çevresine sarılır ve tepsiye alınır.
İkinci yufkaya da aynı işlem yapılır ve ilk böreğin çevresine sarılır.
Üzeri güzelce yağlanır, başka bir şey sürülmez.

 
Önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında pişirilir ve afiyetle yenir.
 
Afiyet olsun...

7 Ocak 2014 Salı

Göçmen Böreği (Dızmana)

 
Bu böreciklerin tabakta fotoğrafı yok. Ben tadına bile bakmadım.
Çok hayırlı bir iş için gece yarısı yapıldı.
Sabahın ilk ışıkları ile pişti ve tepsisiyle birlikte teslim edildi.
Bulmaca gibi anlattım değil mi? 
Tarifi ısrarla istendiği için de beğenildiğini düşünüyorum ;)
 
Bu güzel tarif için Resimli Tarif sayfasının yazarı Nermin Hanıma çok teşekkür ediyorum. 
Ben tarifte kendime göre küçük değişiklikler yaptım. Benim yaptığım şekliyle paylaşıyorum.
İşte Tarif... 

Malzemeler
İç malzemesi

Peynir
Maydanoz

Hamuru için
5 su bardağı un (yaklaşık/ yarısı ile yoğurmaya başlayalım, un ölçüsü değişebilir)
1 su bardağı süt
1,5 su bardağı su
1 paket yaş hamur mayası (kuru mayayla da olur)
1 çorba kaşığı şeker

Üzerine sürmek için
2 tane yumurta
1 su bardağı yoğurt
Yarım su bardağından az sıvı yağ
tuz

Yapılışı

Çukur bir kaseye ya da bir su bardağına mayamızı, 1 yemek kaşığı şekerimizi koyup yarım bardak ılık su ekleyelim ve mayamız eriyinceye kadar karıştıralım.  Mayamızın kabarmasını 20-25 dakika kadar (ben 10 dakika kadar bekleyebildim) bekleyelim. Mayamız iyice kabarınca 1 su bardağı sütümüzü, tuzumuzu ve kalan 1 su bardağı suyumuzu ekleyerek yumuşak bir hamur yoğuruyoruz (unu yavaş yavaş ekleyerek yoğuralım ki sert olmasın). Yoğurduğumuz hamurumuzun üzerini kapatıp 2 katı olana kadar kabarmasını bekliyoruz.
Bir taraftan da iç malzememizi hazırlayalım.
Kabaran hamurumuzu küçük portakal büyüklüğünde bezelere ayırıyoruz.
 
 Hamur tahtamızda bezeleri merdaneyle pide yapacakmışız gibi uzunlamasına açıyoruz.
İç malzememizi hamurun üzerine koyup kapatmaya başlıyoruz. Rulo haline gelecek.

Kapattığımız bezeleri 3 parmak kalınlığında kesiyoruz. 
Fırın tepsisini bolca yağlıyoruz. Yağladığımız fırın tepsimize böreklerimizi sıralıyoruz.  
 Acelemiz varsa çabuk kabarması için streç film ile sarabilirsiniz.  
 Kabaran hamurumuzun üzerine, bir kasede çırptığımız 2 yumurta, 1 su bardağı yoğurt, yarım su bardağından az sıvı yağ karışımımızı her yerine döküyoruz.
  200 derecede ısıttığımız fırınımızda üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.
 
 Afiyet olsun...